Sevgili Kalp Hastalarımız
Son yıllarda kalp rahatsızlıkları daha çok gündeme geliyor. Hızlı gelişen sağlık sistemine, sağlık hizmetleri birçok illere yayılmış bulunmaktadır. Bundan dolayı toplumsal sağlık ve sağlığa verilen değer de artmaktadır. Kalp sağlığı ve tedavileri kardiyoloji muayeneleri ile başlar ve bazen açık kalp ameliyatına kadar gidebilir. Bu hasta rehberini açık kalp ameliyatı ile ilgili birçok aklınıza gelen soruları cevaplandırmak amacı ile geliştirdim. Umarım bu rehber size ve yakınlarınıza açık kalp ameliyatı öncesi ve sonrası faydalı olacaktır.
Kalp ve Damar CerrahisiDoç. Dr. Selami DOĞAN

Kalbin Görevi Nedir?
Kalbimiz göğüs boşluğunda 2 akciğer arasında Diyafram kası üzerinde bulunmaktadır.
Vücudumuzda bulunan kanı tekrar organlarımıza pompalamak, vücudumuzun ısısını
düzenlemek, oksijeni ve besinleri vücudun organlarına taşınmasını sağlamaktır.
Kalp vücudumuzun motorudur.
Kalp Hastalıkları
Nelerdir?
Kalbimiz dört odacık dan oluşur. Üstteki iki odacığa kulakcık, alttaki
iki odacığa karıncık adı verilir. Kulakcıklar ve karıncıklar arasında kapakcıklar
bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerde en sık karşılaşılan kalp hastalığı tıkayıcı
kalp damar hastalığıdır. (Koroner arter hastalığı). Bunun yanı sıra kapakçık ve
kalp adelesini etkileyen hastalıklar ve kalp ritim bozuklukları tedavi
edilmektedir.
Kalp Hastalıkları
Belirtileri Nelerdir?
Kalp Damar Hastalıklarında görülen en önemli belirtiler göğüs ağrısı,
nefes darlığı, halsizlik, çarpıntı, baş dönmesi ve bacakların şişmesidir.
Bunlarla beraber başka belirtiler de görülebilir. Kalbin komşu organları akciğer
ve mide olduğundan bu organ hastalıkları kalp rahatsızlığı ile karıştırılabilir.
Şüpheli durumlarda mutlaka kalbe yönelik tetkikler yapılmalıdır. En doğru
teşhis doktor tarafından yapılacak tetkik ve muayene ile konulacaktır.
Kalp Hastalıkları Tedavisi
Nasıl Olur?
Kalp hastalıkları türüne ve kişiye göre değişir. Öncelikle
şikayetlerimizi ifade edebileceğimiz uzman doktora başvurmamız gerekmektedir.
Hastalığın teşhisi, doktor tarafından yapılacak tetkik ve muayeneler ile
belirlenmelidir. Genel anlamda üç tür tedavi yöntemi kullanılır:
1. İlaç tedavisi.
2. Girişimsel tedaviler
(Balon yöntemi veya kalp damarına stent takılması).
3. Cerrahi tedaviler
(Kalp ameliyatları).
Hastalığa neden olan etkenler varsa giderilmeye çalışılır.
Kalp Hastalığı Riskini
Arttıran Başlıca Faktörler Nelerdir?
Öncelikle ırsi faktörler kalp rahatsızlığına neden olur. Şeker hastalığı,
kanda yüksek yağ ve kolesterol oranı, hipertansiyon ve obezite önemli risk
faktörleri olarak kanıtlanmıştır. Bundan yanı sıra bir insanın yaşam tarzı da
kalbi ve atar damarları etkileyebilir. Bütün kalp hastalıklarında düzensiz bir
hayat, aşırı stres, sigara kullanımı, aşırı alkol kullanımı, şişmanlık,
uykusuzluk, fazla miktarda yağlı besin tüketmek, yemeklerde fazla tuz kullanmak
gibi durumlar kalp damar hastalığınızı daha ön plana çıkarmaktadır.
Kalp Hastalığı Kontrolü
İçin Hangi Uzmana Başvurmalıyız?
Göğüs ağrısı, göğüs bölgesinde yanma, sırta ve kollara, özellikle sol
kola ve omuza vuran ağrı, “mide ağrısı”, çeneye vuran ağrı, yol yürürken veya
merdiven çıkarken nefes darlığı veya sıkışma, boğulma gibi şikayetlerimiz var
ise vakit geçirmeden en yakın bir kalp uzmanına başvurunuz. Kalp uzmanları iki
gruba ayrılır. İlk muayeneler genelde kardiyoloji uzmanı tarafından yapılır ve
ciddi bir şüphe üzerine ileri tetkikler ve müdahaleler yapılır. Diğer kalp
uzmanı kalp ve damar cerrahıdır. Açık kalp ameliyatları kalp damar cerrahları
tarafından gerçekleştirilmektedir.
Kardiyoloji Nedir?
Kardiyoloji Biriminde
Hangi Tedaviler Yapılır?
Kardiyoloji kalp ve dolaşım hastalıklarını inceleyen bilim dalıdır.
Kardiyoloji birimi önceden iç hastalıkları biriminin alt dalı olarak çalışmakta
iken, günümüzde anabilim dalı olarak çalışmaktadır ve en önemli ve yaygın sağlık
sorunları yaşayan hastalarımıza ışık tutmaktadır. Kardiyolojide hipertansiyon,
koroner arter hastalığı, kalp kapak hastalıkları, kalp ritmi bozuklukları, doğuştan
kalp hastalıkları gibi rahatsızlıklara bakılmaktadır. Kardiyoloji biriminin
hastaya tanı koymasında yardımcı olan bir takım ön tetkikler ve ileri tetkikler
vardır. Bunlar arasında genel kardiyoloji muayenesi, Elektrokardiyografi (EKG,
kalp grafisi), kan tahlilleri, Holter monitörü yer alır. Ciddi Koroner arter
hastalığı şüphesi olan hastalarda Kalp stres testi (efor testi yada eforlu EKG)
çekilmektedir. Stres testi pozitif bulgular verirse hastaya ileri tetkik olarak
Anjiografi (Anjio) yapılması önerilir. Uygun hastalarda aynı anjio seansında
balon işlemi ve/veya stent emplantasyonu ile kalbin damarı açılabilir. Stentler
iki çeşitli tür olarak piyasada bulunmaktadır. Genelde metal stent kullanılır.
Bazı hastalarda ilaç kaplı stent türleri daha uygun olabilir. Bunların yanı sıra
kalp adelesini, kalbin kasılma fonksiyonunu ve kapakçıklarını değerlendirebilmek
için EKO (ekokardiyografi) de gerekebilir. Kalp ritim bozukluklarında ön tetkik
olarak EKG ve Holter (24 saat kayıtlı EKG) yapılmaktadır. Bazı hastalarda çarpıntı
tedavisi için EPS (elektrofizyolojik study) ve ablasyon yöntemleri yapılmaktadır.
Bazı kalp ritim bozukluklarında hastalara kalp pili takılması gerekebilir.
Kalp ve Damar Cerrahisi
Nedir?
Kalp Damar Cerrahisi
Biriminde Hangi Tedaviler Yapılır?
Kalp hastalığı kardiyoloji biriminde uygulanan yöntemlerle yeterince
tedavi olamaz ise hasta kalp damar cerrahisine konsülte edilir ve açık
ameliyata yönlendirilir. Koroner arter hastalığında yaygın hastalık tespit
edilirse, iki veya ikiden fazla damar tıkalı veya daralmış olarak tespit edildiğinde,
hastaya açık bypass ameliyatı önerilir. Kalp damar cerrahı hastaya gerekli
işlemi anlatır, ameliyatın faydalarını ve risklerini açıklar ve uygun hazırlığa
takiben ameliyatı gerçekleştirir. Kalp kapakçıklarında darlık veya yetmezlik
şeklinde bozukluklar tepit edildiğinde bu kapakçıkların onarılması veya değiştirilmesi
gerekebilir. Bu tür açık kalp kapak ameliyatlarını kalp damar cerrahı aynı
şekilde, işlemin faydalarını ve risklerini hastaya anlatarak, uygun hazırlığa
takiben ameliyat cerrah tarafından gerçekleştirilebilir. Aort damarında
genişleme (Anevrizma) veya çatlama (Diseksiyon) oluştuğunda bu vücudun ana
damarını değiştirmekde kalp damar cerrahının görevidir. Bacak damarlarında darlık
veya tıkaç tespit edildiğinde yapay damar (greft) kullanarak bacağın beslenmesi
sağlanır. Bacağın toplar damarlarında genişleme (Venöz yetmezlik, varis
hastaları) saptandığında gereken bu tür ameliyatları da kalp damar cerrahları
gerçekleştirebilir.
Koroner Arter Hastalığı
Nedir?
Koroner Arterlerin
Görevleri Nelerdir?
Koroner arterler kalbimizin etrafını saran, kalbimizin beslenmesini sağlayan
atar damarlardır. Kalp kendisi kan pompalayarak bütün vücudumuzdaki organları
besleme ile yükümlüdür. Kalbin rahat çalışıp da bu görevi en iyi şekilde
yapabilmesi için koroner damarlar açık olması gerekiyor. Kalbin koroner
damarları daralıp veya tıkandığında göğüs ağrısı, göğüs bölgesinde yanma
ve/veya omuza ve kola vuran ağrılar oluşur ve hasta ciddi bir şekilde sıkışabilir.
Bu sıkışma kalbe yeterince kan ve oksijen gitmediğinden kaynaklanır. Bununla
birlikte koroner arter hastalığı dediğimiz hastalık ortaya çıkar. Normal bir
kalbin damar yapısında ince kas hücreleri de bulunmaktadır. Bu esneklik damarın
genişleme ve daralma olasılığı ile beraber kalbe giden kan miktarı değişir.
Hasta efor yaptığında normal damarlar genişler ve kalp daha fazla kan
pompalayabilir. Damar sertliği ve tıkayıcı damar hastalığı olduğunda hasta efor
esnasında yukarıda belirlenen şikayetleri hissedebilir. Şeker hastalarında
nöropati ( Sinir uçlarının zarar görmesi ) nedeniyle bu hassasiyet devre dışı
kalabilir ve bu grupda gizli kalp krizleri daha fazla oranda meydana gelebilir.
Koroner Arter Hastalığı İçin Kimler Risk Altındadır?
Koroner arter hastalığı genelde erişkinlerde her yaş grubunda
görülebilen bir hastalıktır. Üç kat daha çok erkeklerde görülen bir hastalıktır.
Bayanlarda menopozdan sonra gelişen bir hastalıktır. Damar sertliğini
tetikleyen faktörler iki gruba ayrılır. Değişken olmayan faktörler cinsiyet ve
aile genetiğine (kalıtım) bağlı durumlardır. Annede babada ve birinci derece
akrabalarda kalp damar hastalığına bağlı komplikasyonlar ve ölümler biliniyor
ise bu ailenin çocukları ciddi risk altındadır. Ailede şeker hastalığı
(Diyabet) var ise bu durumda irsi olduğundan kalp damar hastalığı normalden
daha sık görülür. Değişken risk faktörleri olarak tansiyon hastalığı, şeker
hastalığı, kan kollestrol seviyesinin yüksek olması, sigara kullanımı ve
stresli bir yaşam tarzı bilinir. Yaşamlarını hareketsiz geçiren kişiler ve obez
insanlar koroner arter hastalığına en büyük adaylardır.
Koroner Arter Hastalığı
Teşhisi Nasıl Konulur?
Koroner hastalığı tanısı için yukarıda belirtmiş olduğumuz
şikayetleriniz var ise bir kardiyoloji uzmanına başvurmanız gerekmektedir.
Kardiyoloji muayenesi sonrası size belli tetkikleri isteyecekdir.
EKG : Kalbin atım düzenini belirler, kalbin uyarı sistemi ile ilgili
bilgi verir. Yakın zamanda veya önceden kalp krizi geçirilmiş ise kalbiniz hakkında
bilgi verir.
EFOR : Hasta koşu bandında veya bisiklette egzersiz yaparken kalbin uyarı
ve ileti sistemine bakılır.
EKOKARDİYOGRAFİ : Kalbin boyutlarına, kasılma gücüne ve kalp kapakçıklarının
yeteri kadar çalışıp çalışmadığına bakılır. KORONER ANJİOGRAFİ : Kalbimizdeki
damarların iç yapısını görmek için yapılan işlemdir. Hasta narkoz almaksızın
anjio masasında steril örtülerle hazırlanır, kasık dan veya koldan atardamarına
iğne ile girilir. Yumuşak kateterler ile kalbe ulaşılır ve kalbi besleyen
koroner damarlara opak madde (boya maddesi) verilir ve kısa röntgen filmleri
çekilir. Bu işlemle yüzde yüz koroner arter hastalığı tanısı konulabilir.
Koroner Arter Hastalığının
Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Kardiyoloji muayene ve yapılan tetkiklerin sonrası hasta ya en uygun
tedavi yöntemi seçilir. Her hastaya aynı yöntem uygulanmaz. Hastanın şartları
göz önünde bulundurularak ilaç tedavisi, gerekirse anjio yöntemi ile müdahale
(balon veya stent tedavisi) uygulanır. Yaygın çok damar hastalığı veya stent
içi darlıklar, tıkaçlar veya stente uygun olmayan durumlar tespit edildiğinde
hastaya bypass operasyonu (Açık kalp ameliyatı) önerilir.
Koroner Arter Hastalığı Tanısı Konmuş Olup Bypass Önerilmiş ise Hangi
Yolu Takip Etmeliyiz?
Öncelikle yapılan işlemlerin sonuçları ile beraber (Anjio CD si, Anjio
raporu, EKO raporu) Kalp - Damar Cerrahisi Uzmanı ile görüşmeniz gerekiyor. Bu
muayenede ameliyata uygun olup olmamanız tespit edilir. Neden ameliyat olmanız
gerektiği izah edilir, ameliyatın avantajları ve riskleri açıklanır. Göğüs
bölgesinde şikayetleriniz var ise, bu şikayetlerin ortadan kalkacağı söylenir.
Her hastanın bireysel durumuna göre (yaş, cinsiyet, şeker hastalığı, başka
yandaş hastalıkları) ameliyat riski açıklanır. Hasta ve yakınları ameliyatı
onayladıklarında Kalp damar dosyası açılır, KVC servisine yatış yapılır ve
ameliyat hazırlıklarına başlanır.
Koroner Bypass ( Açık Kalp
Ameliyatı ) Nedir ve Amacı Nedir?
Koroner bypass ingilizce bir kavramdır. Kalp anadamar köprüsü demektir.
Kalbin daralmış veya tıkanmış olan damarlarına yeni damar köprüsü ekleyerek
kalp adelesinin kanlanmasını (beslenmesini) sağlayan işlemdir. Halk arasında
kalbin damarlarını değiştirme işlemi olarak da bilinir. Aorto-koroner Bypass
olarak da bilinir. Yeni damar köprüsü (greft) aort damarından kalp damarına doğru
köprü olarak dikilir. Kalbimiz kan pompalayabilmek için kendisi kanla beslenmek
zorundadır. Koroner arter adı verilen damar yoluyla kalp kasımıza kan, oksijen
ve besinler gider. Damar sertliği olan damarlarda darlıklar ve tıkanmalar
meydana gelebilir. En çok atardamarlarımız damar sertliğinden etkilenir.
Damarlarımızın tıkanması sonucu kalp krizi, göğüs ağrısı gibi durumlar meydana
gelir. Fakat göğüs ağrısı her insanda kalp krizinin habercisi olarak belli
olmaz. Bazen de hastalar hiçbir ağrısı olmadan kalp krizi geçirebilir, farkında
bile olamazlar. Özellikle şeker hastalarında böyle durumlar çok görülür. Bu
sonuç EKG de çıkabilir. Kalp damar tedavilerinin amacı kalp krizi oluşmadan,
kalbin kasılma fonksiyonu bozulmadan stent veya bypass işlemi ile kalbin
fonksiyonunu korumak, göğüs ağrısını ortadan kaldırmak ve böylelikle yaşam
kalitesini iyileştirmektir.
Stent ve Bypass
İşlemlerinde Hangi Durumlarda Acilen Müdahale Gerekmektedir?
Bir kalp damarın yüzde yüz tıkanması kalp adelesi için kritik bir dönem
başlatmaktadır. Kalbin bir bölgesine yeterince kan akımı sağlanmadığında bu
bölge altı saat içerisinde geri dönüşümü olmayan bir hasar görmektedir. Bu
nedenle kalp krizi şüphesi olan hastalar en kısa zamanda anjio işlemi yapılan
bir merkeze başvurmalıdır. Altı saat içerisinde yapılan stent işlemleri kalp
adelesinde kalıcı hasardan korur. Bazı hasta gruplarında (stente uygun olmayan
hastalar) bu altı saat içerisinde acil bypass ameliyatı gerekebilir ve ancak
böyle kalp adelesinin kalıcı zarar görmesi engellenebilir. Bu durumlarda hastanın
en yakın merkezde ameliyat olması gerekebilir ve kendisine göre bir merkez seçmek
için zaman kalmayabilir.
Neden Bypass Olmamız
Gerekiyor?
Kalbin beslenmesi bypass yöntemi ile sağlanmadığı durumlarda kalıcı bir
kalp yetmezliği, kalp büyümesi, ciddi kalp ritim problemleri hastaya zarar
verir ve ani ölüme neden olabilir.
Operasyonun Hastaya Ne
Faydası Olacak?
Göğüs ağrısı ve nefes darlığı gibi şikayetler ortadan kalkacaktır.
Kalbin kasılma fonksiyonunu muhafaza ederek bütün organların beslenmesi sağlanır
ve yaşam kalitesi daha iyi olur.
Bypass Operasyonunda Hangi
Damarlar Kullanılır?
Bypass köprüsü olarak çeşitli damarlar kullanılmaktadır. En eski ve ilk
bypass ameliyatlarında 50 yıl önce kullanılan damar türü bacakdan alınan
toplardamar türüdür (safen grefti). Bunların yanı sıra atardamarlarda kullanılmaktadır.
LIMA denilen göğüs veya meme damarı 80 senelerinden beri kullanılmaktadır ve
özellikle kalbin ön duvarını besleyen, LAD olarak tanımlanan damar üzerine
kullanılır. Meme atardamarı göğüs duvarının iç kısmında, akciğerlere bakan
yüzünde, göğüs kemiğinin iki yanında yukarıdan aşağıya doğru seyreder. Uzun
süreli açıklık oranı nedeniyle koroner arter cerrahisinde en sık kullanılan
grefttir. Bazı hastalarda koldan da atardamar olarak RADİAL arteri bypass
grefti çıkartılır ve kalbe bypass köprüsü yapılabilir. Ön kolumuzda biribirine
paralel 2 atar damar eli besler. Bunlardan biri radial, diğeri ise ulnar arter
olarak isimlendirilir. Radial arter olmasa bile ulnar arter elin kanlanmasını
sağlar. Ameliyat öncesi yapılan basit bir testle (Allen-test) radial arterin
kullanıma uygun olup olmadığı incelenir. En çok kullanılan bypass damarı
bacakdan alınan safen greftidir.
Bypass Ameliyatı
Teknikleri Nelerdir?
Çalışan Kalpte Bypass
Nedir, Hastaya Ne Gibi Yarar Sağlar?
Bypass ameliyatını gerçekleştirmek için iki çeşit yöntemler kullanılır:
Bypass ameliyatları 60 senelerinde, ilk defa yapıldığında, duran kalp üzerine
yapılmıştır. Kalbi durdurmak hastayı kalp akciğer pompasına bağlamayı
gerektirir ve böylelikle vücut dışı dolaşım tekniği ile yapılmaktadır. Kalp
akciğer makinası vücudun bütün organlarını beslerken kalp cerrahı bypass veya
kapak ameliyatını gerçekleştirir. Bu yöntem yaklaşık 60 yıldır kullanılan ve
dünyada çok sayıda yapılan bir ameliyat haline gelmiştir. Yalnız, kalbi
durdurmak ve kalp akciğer pompasını kullanmak hastayı belli risklere tabi
tutar. Örneğin, beden dışı kan dolaşımını ciddi bir kan sulandırıcı ilaç
tedavisi gerektirir. Ameliyatta kan kaybı hastaların ortalama % 25 oranında kan
tranfüzyonunu gerektirebilir. Kalp akciğer pompa kullanımında ciddi organ yetmezlikleri
ve felç durumları % 4 oranında ortaya çıkabilir.
İkinci bypass yönteminde kalp akciğer pompası kullanılmaz, cerrah çalışan
kalpte ve çalışan akciğerde, sırf bypass gerektiren koroner damar segmentlerini
sabitleştirir ve bypass greftlerini atan kalpte diker. Bu ameliyat tekniği açık
kalp cerrahisindeki ortalama görülen operasyon ve ölüm riskini düşürmektedir ve
risk oranını % 1 seviyesine indirir. Özellikle kanama riskini, tranfüzyon oranını,
organ yetmezliği olasılığını ve felç riskini anlamlı şekilde düşürür ve böylece
yaşlı ve riskli hastalara da bypass ameliyatı olabilmelerini sağlar. Amerika da
bütün bypass ameliyatlarının ortalama % 35i çalışan kalpte yapılmaktadır. Batı
Avrupa’da ve Türkiye’de yalnız % 15 oranında çalışan kalpte bypass yapılmaktadır.
Çalışan kalp de yapılan bypass hastanın kalp ve organ fonksiyonlarının iyi
korunduğu düşüncesiyle yapılmaktadır. Ameliyat süresinin azalması, yoğun bakım
sürecinin kısalması, hastanede yatış sürecinin kısalması, nörolojik yönden
hastanın felç ve sinir sisteminin zarar görmemesi, Kan tranfüzyon ihtiyacının
anlamlı bir şekilde düşmesi gibi hastaya birçok faydası bulunmaktadır.
Özellikle yaşlı ve riskli hasta gruplarında ölüm riskini anlamlı bir şekilde
azalttığı izlenmiştir. Ameliyatta hangi cerrahi teknik kullanılacağı cerrah
tarafından belirlenir.
Kalp Kapakların Görevi
Nedir, Kapak Hastalıkların Nedenleri Nelerdir?
Kalbimizde dört adet kapak vardır. Bu kapaklar Mitral kapak, Aort kapak,
Pulmaner kapak ve Triküspit kapak olarak Latince isimlendirilmiştir. Kalp
kapaklarının görevi, kalbimizde ve damarlarımızda dolaşan kanın doğru yönde
gitmesini sağlayan kapılardır. Bu kapakcıklarda herhangi bir daralma veya
genişleme olabiliyor. Bu tür kapak hastalıkları doğumsal olabilir, daha çok
erişkin ve yaşlı insan grubunda romatizmal veya dejeneratif (yaşlılığa veya
kireçlenmeye bağlı) olarak meydana gelebilir. Bazı insanlarda kapakcıklar enfeksiyon
nedeniyle bozulabilir.
Kalp Kapak Hastalıkları
Şikayetleri Nelerdir, Tanısı Nasıl Konulur?
Genelde kapak hastalarının nefes darlığı, solunum sıkıntısı, yorgunluk,
halsizlik, bacaklarda şişlik ve düşük efor kapasitesi gibi şikayetleri olur.
Yaşlı insanlar genelde hareketsiz kaldıkları için kapak hastalıkları senelerce
gizli kalabilir ve son aşamada teşhis edilir. Sınıflandırmada hafif, orta ve
ciddi kapak darlığı ve yetmezliği olarak ayrılır ve tedaviler buna göre
düzenlenir. Genel bir kardiyoloji muayenesi takiben kalbin sesleri dinlenir ve
Ekokardiyografi (EKO) yöntemi ile kalp kapaklarının çalışma fonksiyonları ölçülür.
Ciddi kapak fonksiyon bozukluklarında cerrahi kapak tamiri veya yapay kapak
protezi ile değiştirilmesi (Açık kalp ameliyatı) önerilir.
Kalbimizde Hangi Kapaklara
Müdahale Edilir?
Kalp cerrahisinde en çok sayıda yapılan ameliyatlar Mitral kapak ve Aort
kapak replasmanlarıdır. Nadiren Triküspit kapak onarımı da gerekebilir.
Pulmaner kapağa erişkin hasta grubunda müdahale edilmez.
Açık Kalp Ameliyatı Öncesinde Hazırlık Olarak Hastanede ve Servisde Yapılacak
İşlemler Nelerdir?
Açık kalp ameliyatı olmaya karar veren hasta önce ameliyat olacağı
hastaneyi ve hekimi seçer. Kendisine hekim tarafından yapılacak ameliyat
konusunda bilgi verilir. Ameliyatın hastaya faydaları ve riskleri anlatılır.
Hastaya servise yatış günü verilir
Kalp damar cerrahisi servisi tarafından yatışı yapılarak kalacağı odaya
alınır ve kalp damar cerrahisi dosyası açılır. Servis hemşiresi odanın
özelliklerini anlatır, hastanın genel bilgilerini alır, kullandığı ilaçları
kaydeder, gerekirse değerli eşyalarını muhafaza eder ve ameliyatı yapan ekiple
tanıştırır. Servis hemşiresi hastaya koldan normal bir damar yolu açar. Hastanın
herhangi bir alerjisi ve/veya alkol kullanımı söz konusu ise doktorlarla paylaşılır
ve gereken ilaç tedavisi buna göre düzenlenir.
Cerrahi Hazırlıkta Standart Olarak Şu Tetkikler Gerekmektedir:
1. Kan tahlilleri
2. EKG
3. Ekokardiyografi
4. Solunum fonksiyon testi
5. Anjio CD si ve raporu
6. Akciğer filmi
7. 70 yaş üzerinde hastalara Karotis dopler tetkiği
8. Yazılı bilgi ve imzalı onay formu
9. Anestezi premedikasyonu
Bu tetkiklerin bir kısmı hastaya daha önce Kardiyoloji uzmanı ve Kalp
damar cerrahi uzmanı tarafından açıklanmış ve ameliyat gerekçesi izah
edilmiştir. Ameliyatı yapacak doktor hastayı muayene eder, hastanın öyküsünü alır,
mevcut olan yandaş hastalıkları ve diğer tedaviler konusunda bilgi alır.
Ameliyatın nasıl yapılacağını, faydalarını ve risklerini anlatır. Genelde
standart bypass ameliyatı ortalama 2,5 saat sürer, kapak ameliyatları da
ortalama 3 saat sürer. Daha önce açık kalp ameliyatı geçirmiş olan hastalar
tekrar ameliyat (redo operasyonları) olmaları gerektiğinde bu tür işlemler daha
zor olabilir ve ameliyat süresi uzayabilir. Bazı hastaların dış merkezde yaptırdığı
tetkikler değerlendirilir ve güncel ise yeterli olabilir. Acil vakalarda, vakit
kaybetmemek açısından, yukarıda belirlediğimiz tetkiklerin bir kısmını atlamak
zorunda kalabiliriz. Hastanın psikolojik durumu ameliyata elverişli değil ise
doktor ve sosyal danışmanlar hasta ile tekrar görüşmesi gerekebilir. Hasta
ameliyattan çok korkuyor ise narkoz doktoru ameliyattan önce rahatlatıcı bir
ilaç (cesaret iğnesi veya hapı) verebilir. Planlı bir kalp ameliyatı öncesi
hastada enfeksiyon bulunup bulunmadığı araştırılır. Özellikle kapak ameliyatı
öncesi hastanın diş ve kulak burun boğaz bölgesinde enfeksiyon kaynağı olmadığından
emin olmak gerekir. Hasta diş doktoruna ve KBB birimine yönlendirilir.
Ameliyattaki kanama riskini düşürmek amacı ile kan sulandırıcı ilaçlar
(Coumadin, Coraspirin, Ecopirin, Plavix ve benzeri ilaçlar) ameliyattan dört
gün önce kesilir. Bu konuda endişeniz var ise cerrahınıza sormanız gerekir.
Ameliyattan önceki gün hastanın ameliyat olacak bölgeleri (göğüs, bacak, kasık)
traş edilir ve hasta banyo yapar. Bu yöntemlerle cerrahi alan enfeksiyonu olasılığı
kontrol altına alınır. Kalp ameliyatları genelde genel anestezi altında, hastayı
uyutarak yapılır. Bundan ötürü ameliyattan 8 saat önce hasta aç bırakılır.
Protez dişler ve takılar çıkarttırılır ve hasta yakınlarına teslim edilir.
Hastalar ameliyata geldiğinde önden düğmeli pijama takımı, şahsi bakım
malzemeleri, terlik, ıslak mendil, iç çamaşırı, bayanlar sütyen, getirmelidir.
Ameliyat Hazırlığı ve
Kalbe Ulaşım
Hasta ameliyathaneye gönderildiğinde kendisini uyutacak uzman anestezi
doktoru ve teknisyeni tarafından karşılanır. Hasta ameliyathaneye alınır,
ameliyat masasına yatırılır. Genelde sol radial artere (kol atar damarı) ayrı
bir damar yolu takılır ve buradan tansiyon ölçümü ve kan gazı takibi yapılır.
Hasta anestezi doktoru tarafından mevcut venöz damar yolunu kullanarak uyutulur
Bu dönemde hastanın yüzüne oksijen maskesi tutulur. Uyutmaya takiben hasta
solunum cihazına bağlanır. Aynı anda hastanın mesanesine sonda takılır ve
böbrek fonksiyonu gelen idrar miktarına göre iki-üç gün boyunca takip edilir.
Son anestezi indüksiyon yöntemi olarak hastanın boğazına santral damar yolu takılır.
Hastanın göğsü ve gerekirse bacakları ve/veya kolu ameliyat hemşiresi tarafından
dezenfekte edilir (temizlenir) ve uygun şekilde steril örtülerle kapatılır. Genelde
hastanın göğsü ön taraftan, ortadan iman tahtası bölgesinden açılır.
Bypass ameliyatı için iki ekip aynı anda çalışır. Bir ekip göğüsteki
meme damarını çıkartırken ikinci ekip bypass için diğer damar greftlerini
bacaktan veya koldan çıkartır. Daha sonra kalp üzerine gereken işlem yapılır,
kanama kontrolü tamamlanır ve hastanın göğsü tekrar kapatılır. İman tahtası
çelik tellerle tamir edilir. Cilt altında ve ciltte normal cerrahi dikişler
kullanılır.
Ameliyat Sonrası Kalp
Cerrahisi Yoğun Bakım Süreci
Hasta ameliyat bittikten sonra, uyur vaziyette yoğun bakım ünitesine alınır.
Burada narkoz doktorunun vermiş olduğu ilaçların etkisi azalır ve hasta yavaş
yavaş kendine gelir. Bu dönemde hasta monitöre ve solunum cihazına bağlı olarak
takip edilir. Hastanın nabzı, tansiyonu, idrar çıkışları, kan gazları ve kanama
durumu normal seyrettiğinde en önemli konu kendi nefes alış verişi yeterli olduğunda
hasta solunum cihazından ayrılır. Bu iki-üç saatlik dönemde hasta, şuuru açık
olmasına rağmen konuşamaz, susadığını ifade eder, bazı hastalar idrar yollarında
yanma hisseder. Hastanın başındaki hemşire bu durumları hastaya anlatır ve
durumu uygun olduğu taktirde nöbetçi yoğun bakım doktoru ile beraber solunum
cihazından ayırır. Hasta rahatlar ve konuşmaya başlayabilir. Genelde hastalar
bir veya iki gün içerisinde yoğun bakımdan servise, kendi odasına çıkabilir. Yoğun
bakım ünitesinde hasta yakınları refakat edemez. Ancak doktorundan izin alarak
kısa bir şekilde hastasını ziyaret edebilir.
Hastanın Ameliyat Sonrası
Servis Süreci
Ameliyatı başarı ile
tamamlanmış, yoğun bakım sürecinden geçmiş, servise gelen hasta sorumlu servis
hemşiresine devredilir. Hastaya bir takım bilgiler ve talimatlar verilir. İlk
önce hasta kendi başına yataktan kalkmamalı. Sırt ağrısı, göğüs ağrısı gibi
şikayetleri için çağrı zilini veya refakatçısını devreye sokarak hemşireye
başvurur. İlk defa yataktan kalkmak mutlaka hemşire eşliğinde olmalı. Genelde,
her açık kalp ameliyatı geçiren hastanın göğsünün alt bölgesinde iki veya üç
tane diren bulunmaktadır. Cerrahlar kanama ve sıvı dengesini takip etmek için
bu drenleri iki gün boyunca hastada bırakır. Servis döneminde hastalar akciğerlerini
çalıştırmak için Triflow denilen solunum cihazını kullanır ( Şekil:1 ). Bu
cihaz akciğerin açılmasını, nefes yollarında birikebilen balgamları atmasında
ve akciğer boşluğu etrafında birikebilen sıvıların direnlerden çıkmasını
kolaylaştırır. Ürünün içinde 3 adet top bulunmaktadır. Hasta derin nefes
alarak, bu topları sırasıyla havaya kaldırır ve bu tür solunum egzersizlerini
saat başı beş-on kez tekrarlar. İkinci günde röntgen kontrolü takiben bu
drenler alınır. Hastanın durumu müsaade ederse idrar sondası da alınır.
Hastalar genelde ameliyattan bir gün sonra hafif yemekler yemeye başlar.
Direnler alındıktan sonra hastalar refakatcısı eşliğinde kendileri yataktan
kalkabilirler. Kalkarken hastalar göğüs bölgesini zorlamamalılar. Özellikle
kollarını arkaya dayanarak kalkıp yatmamalılar. Yataktan kalkmayı kolaylaştırmak
için yatak ucuna halat merdiven bağlanabilir ( Şekil:2 ). Bu sistem iman tahtasının
iyileşmesini, kemik kemiğe kaynama olayını desteklemektedir. Özellikle yaşlı
hastalar bu basit sistemden fayda görmektedir. Göğüs kafesinin ve yaraların
iyileşmesini desteklemek için genelde göğüs korsesi cerrah tarafından önerilir
( Şekil:3 ). Bu göğüs korsesi hastanın ameliyatlı bölgesini korumak,
hareketlerini kısıtlamak amacıyla takılır, özellikle öksürürken ve hareket
ederken destekler ve yara ağrısını azaltır. Bu tür önlemler yara iyileşmesi
için en iyi şartları yerine getirir. Özellikle obez, yaşlı, diyabetik, KOAH tanısı
olan veya sigara kullanmış olan hastalarda mutlaka yara bölgesini göğüs korsesi
ile ve halat merdivenle desteklemekte fayda vardır. Doktor kontrolleri sonrasında
hastalar bu korseyi ameliyattan 4-6 hafta sonra çıkartabilirler
Ameliyatı başarı ile tamamlanmış, yoğun bakım sürecinden geçmiş, servise
gelen hasta sorumlu servis hemşiresine devredilir. Hastaya bir takım bilgiler
ve talimatlar verilir. İlk önce hasta kendi başına yataktan kalkmamalı. Sırt ağrısı,
göğüs ağrısı gibi şikayetleri için çağrı zilini veya refakatçısını devreye
sokarak hemşireye başvurur. İlk defa yataktan kalkmak mutlaka hemşire eşliğinde
olmalı. Genelde, her açık kalp ameliyatı geçiren hastanın göğsünün alt
bölgesinde iki veya üç tane diren bulunmaktadır. Cerrahlar kanama ve sıvı
dengesini takip etmek için bu drenleri iki gün boyunca hastada bırakır. Servis
döneminde hastalar akciğerlerini çalıştırmak için Triflow denilen solunum cihazını
kullanır ( Şekil:1 ). Bu cihaz akciğerin açılmasını, nefes yollarında
birikebilen balgamları atmasında ve akciğer boşluğu etrafında birikebilen sıvıların
direnlerden çıkmasını kolaylaştırır. Ürünün içinde 3 adet top bulunmaktadır.
Hasta derin nefes alarak, bu topları sırasıyla havaya kaldırır ve bu tür
solunum egzersizlerini saat başı beş-on kez tekrarlar. İkinci günde röntgen
kontrolü takiben bu drenler alınır. Hastanın durumu müsaade ederse idrar sondası
da alınır. Hastalar genelde ameliyattan bir gün sonra hafif yemekler yemeye
başlar. Direnler alındıktan sonra hastalar refakatcısı eşliğinde kendileri
yataktan kalkabilirler. Kalkarken hastalar göğüs bölgesini zorlamamalılar.
Özellikle kollarını arkaya dayanarak kalkıp yatmamalılar. Yataktan kalkmayı
kolaylaştırmak için yatak ucuna halat merdiven bağlanabilir ( Şekil:2 ). Bu
sistem iman tahtasının iyileşmesini, kemik kemiğe kaynama olayını
desteklemektedir. Özellikle yaşlı hastalar bu basit sistemden fayda
görmektedir. Göğüs kafesinin ve yaraların iyileşmesini desteklemek için genelde
göğüs korsesi cerrah tarafından önerilir ( Şekil:3 ). Bu göğüs korsesi hastanın
ameliyatlı bölgesini korumak, hareketlerini kısıtlamak amacıyla takılır,
özellikle öksürürken ve hareket ederken destekler ve yara ağrısını azaltır. Bu
tür önlemler yara iyileşmesi için en iyi şartları yerine getirir. Özellikle
obez, yaşlı, diyabetik, KOAH tanısı olan veya sigara kullanmış olan hastalarda
mutlaka yara bölgesini göğüs korsesi ile ve halat merdivenle desteklemekte
fayda vardır. Doktor kontrolleri sonrasında hastalar bu korseyi ameliyattan 4-6
hafta sonra çıkartabilirler.
KALP CERRAHİSİ SONRASI REHABİLİTASYON NEDİR ?
Kalp rehabilitasyon kavramı kalp hastalığı
olan veya kalp ameliyatı geçirmiş olan
bireylerin fiziksel, psikolojik, sosyal sağlığı ve günlük yaşama dönüş sürecini
sağlayan kapsamlı bir takip programı içermektedir. Erken, hastane içi Reha
yöntemleri ile başlar ve sonra evde geçen ilk 6 haftayı içerir (40 gün).
HASTANE İÇİ DÖNEM
Ameliyat öncesi dönem (pre-operatif
rehabilitasyon)
Kalp Ameliyatı olacak hastalarımız KVC
servisine yatırılır, ameliyat hazırlıkları yapılır ve bu dönemde fizyoterapi ve
rehabilitasyon uzmanları hastamıza ve refakatcısına eğitim verirler. Operasyon
sonrası sürecinin nasıl yönetileceğine dair hastanın bireysel durumuna uygun şekilde
bilgilendirme yapılır ve stres yönetimi
ile ilgili hastamızı ve yakınlarını rahatlatır. Mümkünse, Triflow eğitimine
başlanır.
KALP CERRAHİSİ SONRASI
REHABİLİTASYONUN
Erken Kalp
Rehabilitasyonu kişinin geçirmiş olduğu açık kalp ameliyattan sonra uyanıp
solunum cihazından ayrıldıktan sonra Yoğun bakım ünitesinde başlar.
Göğüs drenleri
çekilmeden önce nefes eksersizleri
yapılır. Öksürmek ve soluk borusundan balgam çıkartmak gibi basit, önemli
eylemleri yoğun bakım hemşiresi veya fizyoterapist sağlar. Bu aşamada “Triflow”
kullanımı önemlidir. Triflow basit bir eksersiz cihazı olarak hastanın derin
nefes alıp vermesini kolaylaşdırır. Olası balgamın sökülmesini öksürük
tetikleyerek sağlanır. Akciğerler şişdikce göğüs boşluğunda ve cerrahi sağada
olası sıvı drenlerden boşalır ve solunum fonksiyonu rahatlar. Göğüs bölgesinde
cerrahi kesi alanında ve tüm göğüs kafesinde ağrı veya hassasiyet nedeni
ile ilk 2 günde hastalar derin nefes
almaktan kaçınırlar. Bu dönemde solunum eksersizleri çok önemli. Triflow kullanımı
ile Akciğer kapasitesi gelişir, yardımcı solunum kasları güçlenir ve bu şekilde
solunum iş yükü azalır. Hastanın bir an önce yatay pozisyondan dikey pozisyona
gelmesi solunum fonksiyonu açısından son derece önemlidir.Postural drenaj,
Vibrasyon ve perkusyon, Aspirasyon
Hemodimami kontrolünde yapılacak, hasta tolere ettiği kadar.
Ayağa kalkmak, yatak kenarına oturmak gibi ilk hareketlenme aşamalarını Hemşire veya fizyoterapi uzmanı eşliğinde gerçekleşir. Bu ilk günlerde dikkat edilmesi gereken konulardan biri yara yerlerini ve göğüs kemiğini (iman tahtası) korumaktır. Bu nedenle kollara yük binmesi sakıncalıdır. Yatak içi hareketler ve yatak kenarına kalkış destekleyici bir el merdiveni kullanımı önemlidir. Buradan destek alarak kalkan hastalarımızın göğüs kemiği hiç zorlanmaz. Bu dönemde el merdiveni ile yataktan oturma pozisyonuna geçme eğitimi çalışılır ve hastamız kaldırılarak yatak kenarına oturabilir. Göğüs korsesi takılır, oda içinde ayağa kalkıp yürüyerek drenlerin ameliyat sağasında bulunan sıvı boşalması kolaylaşır. Drenlerin hemşire tarafından çıkarılır. Anti-emboli çorabı giydirilir ve hasta yoğun bakımdan servise geçer.
Göğüs korsesinin en önemli fonksiyonları: göğüs kafesini desteklemesi, ciltteki yara
yerlerini koruması, öksürürken Göğüs kemiğini sabit tutması, kol hareketlerini
kısıtlayarak göğüs kemiği bölgesindeki zararlı hareketlerin azalması. Aslında
Göğüs kemiğini korumak için kolların 90 dereceden fazla hareket etmemesi önem
taşımaktadır.
Gelişmiş kalp cerrahisinde erken ayağa kalkmak
çok önemlidir. Hareketlenme aşamalarını şu şekilde sınıflandırabiliriz:
Mobilizasyon
seviyesi 1: Yatak kenarına oturmak
(postop 1.gün)
Mobilizasyon
seviyesi 2: Oda içi yürümek (postop
1.gün)
Mobilizasyon
seviyesi 3: Hastanede koridorda
yürümek (postop 1.gün)
Mobilizasyon
seviyesi 4: Hastene içinde merdiven
inip -çıkmak (2./3.gün)
Mobilizasyon
seviyesi 5: Taburculuk öncesi
hastane dışında, parkda yürümek (3./4. gün)
Mobilizasyon seviyesi 6: Evde ve dIşarıda taburcu olduktan sonra yürümek (4. ve 40. gün arası)
Normal servis sürecinde hastanın iyileşmesi için medikal tedavilerden yanı sıra motivasyon ve psikolojik destek son derece önemlidir. Tecrübeli uzman sağlık ekibi, Ameliyat eden Kalp cerrahı başta olmak üzere, tedavileri belirler, sabah vizitinde hastaya ve refakatcısına anlatır. Hemşireler, fizyoterapist ve refakatçı uygulamaya geçirir. Hastanın stresini ve kaygı düzeyi azalır, ideal şartlarda en kısa zamanda duygusal durumu normale döner.
(post - op servis,
1. - 4. gün arası)
Trifow eğitimini bu
süreçte gündüzleri saat başı 10 tekrar ile yapması istenir ve
refakatçısına anlatılır. Sekresyon
(balgam) varlığı için öksürme eğitimine
devam edilir. Fizyoterapistimiz bu dönemde korsenin ve kalp yastığın
önemini aile bireylerine ve hastamıza anlatır. Yastığı hasta istirahat anında
korsenin olmadığı durumlarda kullanılmalı ve hasta göğüs kafesine almalı.
Yastıkla birlıkte öksürmek İman tahtasını (sternum) destekler. Hasta korseyi
daha çok oturma ve yürüme anında kullanmalı ve korsenin destekli iki baleni ile
destekleyip öksürmelidir.
Bu dönemde
hastalarımız daha çok sırt ağrısı, kabızlıktan şikayet ederler, yalnız ameliyat
sonrası bu süreç normaldir. Hastamızın
işbirliği durumuna göre kaldırıp koridorda yürüyüş yaptırılır, hareket ettikçe
şikayetleri azalacaktır. Genelde,Bypass
ameliyatında yedek damar bacaktan alındığı için anti-emboli çorabı kullanımı
önemlidir. Çorapların hafif derecede kompresyon yapması venöz kan dolaşımını
daha rahatlatır ve böylelikle emboli riski azalmış olur.
(Post - op servis
ikinci günü )
İnsanların hasta psikolojisinden çıkması ve
günlük yaşama kolay adapte olması için bu aşamada merdiven inip çıkma eğitimine
başlanır. Merdiven inip çıkma bir egzersiz testi kabul edilebilir. Hastamız
refakatcı veya fizyoterapist eşliğinde bir kat merdiven iner çıkar. Solunum
egzersizlerine devam edilmektedir. Bu süreçte hijyen aktivitelerini bağımsız
gerçekleştirmesi, aktif olması yönünde desteklenmektedir. Kol hareket
kısıtlamasıyla kıyafetlerinin nasıl giyileceği eğitilmektedir. Hastamız kendisi
yemek yiyebilir. Genelde iştahsızlık şikayeti olduğundan yemeklerde bir
kısıtlma uygulanmaz. Diyabet durumu varsa az karbonhidratlı gıdalar ön plana
çıkar. Hasta istediği gıda türünü alabilir. Gerekirse, hastanın sevdiği yemek
türünü ailesi kendisi evden getirip sağlayabilir.
(post - op servis
üçüncü gün )
Hastalarımızın
hasta psikolojisinden çıkması ve günlük yaşama kolay adapte olması için
hastamızın hastane sürecini atlatıp evde rehabilitasyona hazırlanması amacıyla
fizyoterapistimiz ve rehabilitasyon ekibi olarak hastanemizin bahçesinde temiz
hava ile yürüyüş yapılmaktadır böylece hastalarımızın kendine özgüveni
artmaktadır. Hastalarımızın damar alınan
bacakta ve diğer bölgelerde olası ödemleri daha rahat atmaları için ayak
pompalama egzersizleri eline top sıkma gevşetme egzersizi verilmektedir .
(post - op
servis taburculuk günü)
Bu dönemde rehabilitasyon ekibi olarak evde
kol hareket kısıtlaması devam edilmesi önerilmektedir. Bacak hareket
kısıtlaması verilmez. Hasta düzenli bir şekilde sabah ve akşam yürüyüş yapması
önerilir. Yürüyüş mesafesi veya zamanı hastadan hastaya değişmektedir. Genelde,
ileri yaş hariç, yarım saat yürüyüş öneriyoruz. Solunum egzersizine devam
edilmesi söylenir. Ev rehabilitasyon için bilgi aktarımı yapılmaktadır. Hemşire
hanım duş ve temizlik eğitimi ve yara bakım eğitimi verir. Hasta eve
çıktığında, göğüs yara yerini koruyacak şekilde (su geçirmeyen yara bandı
kullanarak) duş alabilir. Kendisi yalnız duş almamalı, refakat cısı eşliğinde
duş alabilir.
Evede iyileşme
süreci (Ev Rehabilitasyonu)
Evde takip
açısından hastanın medikal ve psikolojik durumu ön plana çıkıyor. Uyku
düzeninin bozulduğu sık sık şikayet nedeni olabiliyor. Gündüz uykusu tamamen
yok edildiğinde gece uyku düzeni rahatlamaktadır. Uyku ilaçları bağımlılık
yarattığından önerilmemektedir. Halsizlik ve iştahsızlık şikayetleri 2 hafta
içerisinde kendiliğinden geçiyor. İştahsızlık olsa da sindirim sistemini çalıştırmak için düzenli yemek
yemek önemli. Kabızlık hareketsizliğe,
az su tüketimine ve yanlış beslenmeye bağlı çok gördüğümüz bir şikayet nedeni
oluyor. Bu konulara dikkat edilmesi ve nadiren, Duphalac veya Lavman gibi
yöntemlere gerek duyulabilir. Bu konuları ve
özellikle hastanın duygusal durumunu ailesi desteklemelidir.
Yara iyileşmesi açısından önemli noktalar şunlardır: Her gün temiz bir
atlet veya T-şört giyilmesi genelde yeterlidir. Pansuman zorunlu değildir. Yara
yerlerinde, özellikle göğüs yarasında şişlik, kızarıklık, akıntı, ciddi ağrı
gibi değişiklikler varsa, cerrahınıza göstermeniz gerekmektedir. Gelişmiş Kalp
Merkezlerinde düzenli aralıklarla ev ziyaretleri yapılır. Fizyoterapist ve/veya
Hemşire hastayı haftada bir defa evde değerlendirir, endişe yaratan soruları
ele alır, hastayı rahatlatır. Hastanın akciğer ve nefes kapasitesi Triflow
cihazı ve Oksimetri ile değerlendirilir. Günlük oturup, kalkıp ev ortamında
hareket ederken dikkat edilecek konular hastaya izah edilir. Tansiyon, Ateş,
Şeker ölçümleri, yara değerlendirilmesi ve benzeri basit şeyler ev şartlarında
yapılabilir. Ciddi sorun varsa ameliyat eden cerraha veya ekibine bilgi
verilir. Düzenli ev ziyaretleri uzman ekip tarafından sağlandığında ameliyat
sonrası komplikasyon oranı minimum seviyeye düşürülebilir.
Kapak Ameliyatı Olan
Hastalarda COUMADİN-WARFMADIN Kullanımı Neden Önemlidir?
Yapay kapaklar, özellikle mekanik (metal) kapak protezleri kalbin
içerisinde yabancı cisim olarak kanın pıhtılaşmasına, protez kapak
fonksiyonunun bozulmasına ve emboli oluşmasına neden olabilir. Bunu engellemek
için kapağı metal protezle değişen hastalar ciddi bir kan sulandırıcı ilacı
(Coumadin) ömür boyu kullanılmaları gerekmektedir. Biyolojik kapak protezlerin
de yapay kapak yüzeyi insan kapak dokusuna benzediğinden kan sulandırma ilacı
gerekmemektedir. Bu antikoagulasyon dediğimiz kan sulandırma işlemi kapak
hastası için hayati önem taşımaktadır.
Kan sulandırma seviyesi laboratuvar kan tahlili ile ölçülüp Coumadin dozu ölçülen INR değerine göre ayarlanır. Coumadin kullanmayan, hastalarda INR değeri 0,7-1,2 arası normaldir. İlacın dozu kişiden kişiye ve yemek alışkanlıklarına göre farklılık gösterir. Yeterli kan sulandırma seviyesini ayarlamak için bazı hastalarda yarım tablet Coumadin (2.5 mg) yeterli olabiliyor. Başka hastalarda bir tablet (5mg) veya bir buçuk tablet (7.5 mg) gerekebilir. Bu nedenle metalik kapak hastaları belli aralıklarda INR kan tahlili ile beraber doktoruna başvurup Coumadin dozunu ayarlaması gerekmektedir.
Coumadin Nasıl Kanı
Sulandırır? INR Nasıl Ayarlanır?
Coumadin (Warfarin) adı verilen ilaç K vitamininin pıhtılaşma sistemi
üzerine etkisini azaltmaktadır. Özellikle yeşil yapraklı sebze türleri bol K
vitamini içermektedir. Diğer sebze türleri normal miktarlarda K vitaminini
içerirken meyve, tahıl ve süt ürünleri ve etteki K vitamini miktarları
düşüktür. Çok K vitamini içeren besinleri tüketen insanlarda yeterli kan sulandırma
seviyesine ulaşmak için kullanılan Coumadin dozu daha yüksektir. Az K vitamini
içeren besinleri tüketen insanlarda yeterli Coumadin dozu daha düşük seyreder.
Ayrıca coumadin tedavisi alan hastaların alkolden uzak durmaları ve kafein
içeren gıdaları (çay, kahve, kola ve çikolata) azaltmaları önerilmektedir.
Coumadin kullanan hastaların belli bir diyet uygulaması gerekmemektedir,
yalnız dengesiz bir vitamin K tüketimi de olmamalıdır. Bireysel besleme şartlarında
gereken Coumadin dozunu ayarlamanın en uygun yöntemi INR kan tahlili ile yapılır.
Vitamin K yönelik diyet talimatları verilmemektedir.
Operasyon İstenen INR Değeri
Mekanik Aort Kapak Replasmanı 2-3 arası
Mekanik Mitral Kapak Replasmanı 2,5-3,5 Arası
Yüksek Dozda K Vitamini İçeren Gıdalar :
Lahana, ıspanak, pazı, maydanoz, semizotu, kıvırcık, marul, leblebi,
karaciğer, yeşil çay, brokoli, Brüksel lahanası, şalgam, balık yağı.
Orta Dozda K Vitamini İçeren Gıdalar:
Kuşkonmaz, karnabahar, peynir, bezelye, kahve, avokado
Düşük Dozda K Vitamini İçeren Gıdalar:
Kırmızı et, tavuk, yumurta, süt, ekmek, tereyağı, havuç, kereviz, mısır,
yeşil fasulye, soğan, pirinç, domates, patates, biber, yerfıstığı, bal kabağı,
elma, portakal, çilek.
Genel kural olarak beslenmenizde yukarıda belirtilen gıda maddelerini
dengeli bir şekilde tüketmenizi, tek bir gıda maddesini (yüksek dozda K
vitamini içeren gıdaları) çok fazla tüketmemenizi tavsiye ederiz.
Kalp Kapağı Değişen Hastalar Uzun Dönemde Neye Dikkat Etmelidirler?
Hastanın kalbine yapay kapak (mekanik veya biyolojik kapak fark etmez)
takıldı ise bu insanlar her türlü enfeksiyon tetikleyici durumlardan korunmalıdır.
Örneğin, her türlü küçük veya büyük cerrahi işlemler, diş çekimi gibi işlemler
antibiyotik koruma şartlarında yapılmalıdır. Antibiyotik koruma uygulanmadığı
taktirde kapak enfeksiyon riski hastanın hayatını tehdit edebilir. Kalbinizde
yapay kapak olduğunu doktorunuza söylemelisiniz. Bu durumlarda doktorunuz
gerekli önlemleri alacaktır.
İkinci önemli konu düzenli kan sulandırıcı ilaç kullanımı ile ilgili yukarıda bilgiler mevcuttur.
Açık Kalp Ameliyatı Sonrası Hastalar, Refakatçıları ve Ziyaretçileri Nelere Dikkat Etmelidirler?
Hasta yoğun bakım servisinden odasına çıktıktan sonra kendisine ve
refakatçısına eğitim verilir. Bu eğitim yeme, içme, yataktan kalkma, lavaboya
gitmek gibi triflow kullanımı, dren takibi, sıvı dengesi takibi konuları
içerir. Refakatçı sağlık ekibi ve hasta arasındaki köprüyü kurar. Hemşirelerin
ve doktorların öngördüğü medikal tedavi harici yöntemleri hasta üzerine
uygulamaya yardımcı olur. Evde kullanmak üzere reçete edilen ilaçların hastaya
düzenli bir şekilde verilmesini sağlar. Özellikle yara bölgesini koruma
yöntemleri, hastanın temel ihtiyaçları ile ilgilenir. Hastanın iyileşme
sürecinde hastanın motivasyonunu yüksek tutar.
Hastaya refakat edecek kişinin nezle, grip, öksürük gibi rahatsızlığı
olmamalıdır. Hasta yakınları hastayı ziyaret etmek istemektedirler. Refakatçı
kalan kişinin hastayı ziyaret etmek isteyenlere mümkün oldukça gelmemelerini
iletmeli, gelen ziyaretçileri hastaya fazla yaklaştırmamalı, kısa kalmalarını
söylemelidir. Hastanın refakatçısı ve ziyaretçileri hastaya çıplak elle temas
etmemeli, hastanın evde kaldığı odası bol bol havalandırılmalı, kalabalık
misafir kabul edilmemelidir. Hasta gelen misafirlerle tokalaşmamalı ve
kucaklaşmamalıdır.
Hastanın Taburculuk Süreci
Operasyon sonrası serviste ortalama 4 veya 5 gün sonunda tetkikleriniz
ve tedavileriniz yapılmış ve problem yok ise taburculuk zamanınız gelmiş
demektir. Taburcu olan hastanın ilaçları düzenlenir kontrole geleceğiniz gün
belirlenir ve taburculuk işleminiz kat sekreteri tarafından yapılır.
Hastanın Hastaneden Şifa
ile Taburcu Edilirken Dikkat Etmesi Gerekenler Nelerdir?
( Banyo, İlaç Kullanımı, Yiyecek, İçecekler, Cinsel Yaşam ) Hastaneden taburcu olduktan sonra yapılması ve yapılmaması gerekenler hemşireler ve doktorunuz tarafından hastaya anlatılır. Eve dönüş sonrası banyo yapmak için, göğüs deki yara bölgesini korumanız gerekmektedir. Duş yapabilirsiniz, yalnız yara bölgesini su geçirmeyen banyo flasteri kullanmalısınız. Gündüzleri refakatçınız eşliğinde kalkıp yürümelisiniz. Gündüzleri uykuyla geçirmemeye gayret ediniz. Gece gündüz ritmini normal haline döndürmek birkaç hafta sürebilir, endişe etmeyin. Doktorunuzun belirlediği diyete uyunuz. Belirlenen saatlerde ilaçları aksatmadan kullanmak ve temiz kıyafetler giymek gerekmektedir. Temiz ve tozsuz bir ortamda bulunmak, ağır kaldırmamak önemlidir. Ameliyattan sonra ilk altı hafta boyunca en fazla beş kilo kaldırabilirsiniz. Ameliyattan altı hafta sonra ikinci kontrolünüzde yara iyileşmeniz normal bir şekilde tamamlanmış ise ve diğer tetkiklerde sorun yok ise cinsel hayatınıza başlayabilirsiniz. Bu konuda endişeniz var ise doktorunuza danışın.
Hastanın Eve ve İşe Dönüş
Süreci
Her hastanın iyileşme ve eve taburcu olma süreci farklıdır. Ortalama
dört veya beş gün sonra hasta eve gidebilir. Yalnız, yara iyileşmesi 6 hafta
boyunca devam ettiğinden işe dönüş süreci iki ayı bulabilir. Tabii ki bu süreç
hastanın mesleğine göre değişebilir. Masa başı çalışan insanlar iki-üç hafta
sonra çalışabilir. Ağır işlerde çalışanlar en az iki ay beklemelidirler.
Bypass Ameliyatı Sonrası Doktor Kontrolleri ve İlaç Tedavileri
Doktorunuz sizi taburcu ederken tekrar kontrol amaçlı polikliniğine çağıracaktır.
Genelde bu kontrol ortalama bir hafta sonra olacaktır. Bu kontrol muayenesine
aç karnına gelmeniz gerekmektedir. Geldiğinizde, kayıt açtırıp KVC sekreterine
başvurup rutin gereken kan tahlillerini, akciğer filmini, kalp grafisini ve
tansiyon ölçümünü yaptırmalısınız. Bu sonuçlarla beraber cerrahınız kontrol
muayenenizi yapacaktır. Bu muayene kapsamında yaranız kontrol edilecek,
gerekirse dikişler alınacak, sonuçlar paylaşılacak ve idami ilaç tedaviniz
düzenlenecektir. Doktorunuza somak istediğiniz soruları kayıt etmenizde fayda
vardır. Genelde ikinci ve son cerrahi kontrol muayeneniz ameliyattan ortalama
altı hafta sonra aynı şekilde cerrahınız tarafından yapılmaktadır. Kapak
hastalarının kan sulandırma ayarı için ara muayeneler gerekebilir. İkamet ettiğiniz
yer ameliyat olduğunuz hastaneye uzak kalıyorsa kontrol muayenelerin bir kısmını
size yakın olan kardiyoloğunuzda yapabilir. Bu istisnai durumu cerrahınızın
bilgisi dahilinde yaptırmalısınız. Uzun dönemde kontrol muayeneleriniz
kardiyoloğunuz tarafından yapılması uygundur. Uzun dönemde, kendi isteğinize bağlı
olarak, yılda bir defa yapılan kontrol muayenelerinizi kendi cerrahınıza da
yaptırabilirsiniz. Sürekli kullandığınız ilaçlar cerrahınız tarafından
raporlanacaktır. Bu raporun süreci genelde 24 ay geçerlidir. Rapor yenileme
işlemini ya kardiyoloğunuza ya da cerrahınıza yaptırabilirsiniz. Raporlar
günümüzde, bilgisayar ve internet ortamında 30 dk. içerisinde Türkiye çapında
bütün eczanelerde kayıtlara geçmektedir. İlaç raporları ve elektronik reçeteler
eskisi gibi size çıktı olarak verilmemektedir. Bu prosedür hem evraklarda olası
hata oranını düşürmektedir, hem de çevre duyarlılığını artırmaktadır.
Kalp Damar Hastalıklarında ve Ameliyat Sonrası Beslenme Kolesterol ve
Kalp Damar Hastalıkları
HDL Kolesterol
( High Density Lipoprotein = İyi Kolesterol )
Dokulardaki kolesterolü toplayarak dışarı atılmasını sağladığı için iyi
kolesterol olarak bilinir. HDL’yi yükseltmek için en iyi yol, fiziksel aktivitenin
arttırılmasıdır. Ayrıca hasta şişmansa, vücut ağırlığının azalması, HDL
kolesterol düzeyini olumlu yönde etkilemektedir. Diyette toplam yağ
düzeylerinin azaltılması, doymuş yağların yerine tekli doymamış yağların tercih
edilmesi, sigara içilmemesi HDL düzeyinin arttırılmasında önemli faktörlerdir.
LDL Kolesterol
( Ligh Density Lipoprotein = Kötü Kolesterol )
Kolesterolü dokulara taşıyarak arter ve diğer kan damarlarının duvarlarında
birikmesine neden olduğu için LDL, kötü kolesterol olarak da bilinir. Toplam
diyet yağı azaltılırken, doymuş yağlar yerine doymamış yağların tercih
edilmesi, diyet posa miktarının arttırılması, yağ ve kolesterol miktarlarının
orta düzeye indirilmesi, düzenli fiziksel aktivite ile vücut yağ oranının azaltılması
LDL kolesterol düzeyinin düşmesinde etkin başlıca etmenlerdir.
Besin Yağlarının Kan Yağları Üzerine Etkileri
Tekli Doymamış Yağ Asitleri:
Tekli doymamış yağ asitlerinden zengin yağlar oda sıcaklığında sıvı
formdadır. Kanola, fındık yağı ve zeytinyağı bu yağ asitlerinden zengindir. Bu
yağ asitlerinin LDL kolesterol ve trigliseridler üzerinde etkileri olmamasına
karşın, HDL kolesterolü artırıcı etkileri vardır.
Çoklu Doymamış Yağ Asitleri:
Çoklu doymamış yağ asitlerinden zengin yağlar oda sıcaklığında sıvı veya
yumuşak formdadır. Çoklu doymamış yağ asitleri içinde iki ana grup vardır,
Omega-3 ve Omega-6. Omega-6 dan zengin bitkisel yağlar; mısır özü, ayçiçeği,
soya fasulyesi yağlarıdır. Omega-3 te soğuk sularda yaşayan uskumru, ton, somon
gibi yağlı balıklarda bulunmaktadır. Keten tohumu ve yağı, kanola yağı, soya yağı,
ceviz ve fındıkta Omega-3 kaynaklarındandır. Omega- 3 yağ asitleri LDL
kolesterol yapımını azaltarak kan trigliserit düzeyini düşürürler. Kalp
koruyucu etkileride vardır.
Doymuş Yağ Asitleri:
Hayvansal kaynaklı besinlerle Hindistan cevizi yağında bolca bulunur.
LDL kolesterol düzeyini yükseltir ve insülin direncinin oluşumunda etkin olduğu
için diyabete eğilimi artırır.
Trans Yağ Asitleri:
Trans yağ asitleri bitkisel sıvı yağların hidrojenize edilerek katılaştırılması
sırasında açığa çıkmaktadır. LDL kolesterolü arttırır, HDL kolesterolü
düşürürler ve kalp damar hastalıklarının oluşumuna neden olurlar.
KALP HASTALIKLARINDAN KORUNMADA BESLENME İLKELERİ
Bunun İçin Neler Yapılabilir:
• Beslenmede Yağı Azaltın!
• Süt ve süt ürünlerinin az yağlı olanlarını tercih edin.
• Tükettiğiniz tüm besinlerin yağ miktarına dikkat edin.
• Günde en az 5 porsiyon sebze-meyve tüketmeye özen gösterin.
• Beslenmenizde balığa daha çok yer verin.
• Tam tahılları ve ürünlerini tercih edin.
• Yemeklerinizde katı yağları çok az kullanın.
• Yağsız dana, koyun eti ile derisiz kanatlı hayvan etlerini tercih
edin.
• Satın aldığınız besinlerin etiketlerini mutlaka kontrol edin, az yağlı
ürünleri almaya çalışın.
• Ara öğünlerde yağ miktarı düşük besinleri tercih edin(bisküvi, kek,
pasta, cips yerine meyve ve sebzeler, hafif bir kahvaltı, az yağlı süt ve süt
ürünlerini tercih edin).
• Kızartma yöntemini mutfaktan çıkartın, yemeklerinizi fırın, ızgara
haşlama, buharda pişirmek yöntemlerini kullanarak hazırlayın.
• Ev dışında yemek yediğiniz zaman az yağlı yemekleri tercih edin, kızarmış
ve soslarla zenginleştirilmiş yemeklerden uzak durun.
• Beslenmenizde doymuş yağlar yerine doymamış yağları tercih edin. Yani
hayvansal kaynaklı yağlar ve katı yağlar yerine bitkisel sıvı yağları tercih
edin.
• Diyetinizde kolesterol alımını sınırlayın. Kolesterol içeren
besinlerin sınırlanması yeterlidir. Süt ve süt ürünleri, kırmızı et, derili
beyaz et diyette sınırlanmalı, sakatatlar (karaciğer, beyin, böbrek) ve
şarküteri ürünleri (salam, sucuk, sosis, pastırma) tüketilmemelidir. Yumurta
haftada 2-3 adet haşlanmış olarak tüketilebilir.
• Posa tüketiminizi arttırın. Posadan zengin besinlerle beslenmek kan
kolesterol düzeyinin düşürülmesinde yardımcı olur. Günde en az 3 porsiyon sebze
ve meyve tüketimi, haftada 2 kez kuru baklagillerin kullanımı kepekli, yulaflı
ekmeklerin, tam tahıllı kahvaltılık gevreklerin tercih edilmesi posa
tüketiminin artmasında yardımcı olur.
• İdeal vücut ağırlığınızı koruyun. Aşırı vücut yağı kalp hastalığı
riskini arttırır. Vücutta fazla yağın depolandığı bölgeye göre de kalp sağlığı
etkilenir. Karın bölgesinde fazla yağ toplanması kalça ve uyluklarda toplanan
yağa kıyasla yüksek oranda kalp hastalıkları ile ilgili risk oluşturur. Bu
nedenle ideal vücut ağırlığınıza ulaşmanız dışında bel çevreniz de normal (kadınlarda
en fazla 88 cm, erkeklerde en fazla 98 cm) olması kalp sağlığı açısından
önemlidir. Eğer vücut yağ oranınızın fazla olduğunu düşünüyorsanız hemen
beslenmenize dikkat etmeye başlamalı ve yaşam şeklinizi gözden geçirmelisiniz.
Bunun için bir diyetisyenden profesyonel yardım alabilirsiniz.
• Fiziksel aktivitenizi arttırın.
• Sigarayı bırakın, stresi azaltın, aşırı alkol tüketiminden kaçının.
• Eğer kan basıncınız yüksek ise (hipertansiyon) kan basıncınızı kontrol
altına alın. Hipertansiyon hastalığının olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak/azaltmak
için; şişmanlığın önüne geçilmeli, ideal kilo korunmalı, tuz ve sodyum tüketimi
azaltılmalıdır. Tuz, güçlü bir damar büzücüdür ve tansiyonu düzenleyen bazı
sistemleri etkiler. Aşırı tuz ve tuzlu besinleri (konserveler, turşular, hazır
besinler, salamura besinler, tuzlu kuruyemişler gibi) tüketmeyin. Ancak
potasyum içeren meyve ve sebzelerin yeterli miktarda tüketilmesi yüksek
tansiyon problemini azaltmaya yardımcı olur.
• Uyku
• Ameliyat sonrası uykusuzluktan bir çok hasta şikayet eder. Uykusuzluk
genelde Narkoz ilaçlarından, yer ve yatak değişiminden, ameliyat sonrası
hareketsizlikten ve gündüzleri uyumadan kaynaklanır. Normal uyku alışkanlığınıza
2 veya 3 hafta içinde dönmelisiniz. Biz ameliyat sonrası uykusuzluk için uyku
ilacı kullanımı önermiyoruz.
Kolay uyuyabilmeniz için şunları deneyebilirsiniz:
• Gündüzleri uyumayınız
• Kafanıza takılan konular var ise bunları ailenizle paylaşın.
• Akşam yemeğinden sonra çay, kahve, cola gibi kafein içeren
içeceklerden kaçınınız, çikolatanın da kafein içerdiğini unutmayınız
• Sizi dinlendirici ve rahatlatıcı meşgale bulunuz, örneğin müzik
dinleyiniz.
• Ağrı kesici kullanıyorsanız yatağa yatmadan yarım saat önce alınız.
• Uyumak için uygun bir pozisyon ayarlayınız, gerekirse yastıklar kullanınız.
• Kollarınızı gövdenizden fazla ayırmamak şartı ile yan yatabilirsiniz.
Gece Terleme
Hastalar ameliyat sonrası gece terlemeden yakınırlar. Bu durumlarda
ateşinizin olup olmadığını tespit ediniz. Ateşiniz yükseldi ise (38.5 ve üzeri)
doktorunuzu arayınız. Ateşiniz yok ise yapacak bir şey yok. Çarşaflarınızı ve
pijamalarınız değiştirin, bol miktarda su içiniz. Terlemeler genelde iki-üç
hafta içerisinde kendiliğinden kesilir.
Ağrı Kesici İlaçlar
Eve taburcu olduğunuzda ağrı kesici ilaç ihtiyacınız olmamalı. Yine de
göğüs bölgenizde, omzunuzda ve sırtınız da ağrı hissediyorsanız endişe
etmeyiniz. Bu ağrılar genelde kemik ve kas ağrısı olarak sizi rahatsız
edebilir. Cerrahınız ameliyat esnasında göğsünüzü açıp kapattığı için bu tür ağrılar
birkaç hafta devam edebilir. İstediğiniz ağrı kesici ilaç kullanmanızda bir sakınca
yoktur. Ağrılarınızı kontrol altına alamıyorsanız doktorunuzu arayabilirsiniz.
Ağrı Kesici İlaçlarla
İlgili Sık Sorulan Sorular (SSS)
Ameliyatta Ağrı Duyacak mıyım?
Açık kalp ameliyatları %99 genel anestezi altında yapılır. Narkoz aldığınızda
ameliyatı hiçbir şekilde fark etmeyeceksiniz ve ağrı, acı duymayacaksınız. Ameliyattan
sonra yoğun bakımda uyanırken hafif ağrı duyabilirsiniz. Bu dönemde güçlü ağrı
kesici ilaçlar damar yolundan verilir ve hastanın rahatlamasını sağlar.
Ağrı Kesici İlaçlar Benim Ağrımı Gidermekte Yeterli Olacak mı?
Bu konuda endişelerinizi cerrahınızla ve narkoz doktorunuzla
paylaşabilirsiniz. Size göre ayarlanmış bir ağrı kesici ilaç türü ve dozu ağrı
çekmemenizi sağlayacaktır.
Ağrı Kesici İlaçlar Bağımlılık Yapar mı?
Ağrı kesici ilaçlar gerektiği takdirde ve doktorunuzun bilgisi dahilinde
kullanıldığında bağımlılık yapmaz. Uzun süre devamlı kullanıldığında bu tür
ilaçlar midenize ve böbreklerinize zarar verebilir.
Doktorumun Yazdığı Ağrı Kesici Dışında Kendim Eczaneden Ağrı Kesici Alıp
Kullanabilir miyim?
Çeşitli ağrı kesici ilaçları aynı anda almamalısınız. İki veya üç ilacın
etkisi yorgunluk, halsizlik ve uykuya meyil yapabilir.
Öksürürken Göğsüm Ağrıyor, Ne Yapabilirim?
Öksürürken bağrınıza bir yastık basabilirsiniz veya göğüs korsenizi
elinizle tutup hafif bastırabilirsiniz. Bu yöntem hem ağrılarınızı azaltır, hem
de yara iyileşmenizde iman tahtanızı korur. Akşamları öksürükten dolayı uyuyamıyorsanız
eczaneden öksürük şurubu alıp kullanabilirsiniz.
Kesi Yerinde Uyuşma
Bazı hastalar ameliyat yara bölgelerinde uyuşma hissedebilirler. Bu
uyuşmalar cerrahiye bağlı olabilir ve genelde birkaç ay içerisinde azalır.
Kabızlık ve Hazımsızlık
Kabızlık şikayetleri kalp cerrahisinde bir çok hastada görülmektedir.
Ameliyattan önce, serviste, hazırlık döneminde laksatif ilaçlarla veya lavman
yaparak hastayı rahatlatmak kolay bir yöntemdir. Bu tür şikayetleriniz var ise
servis hemşireniz ile paylaşmanızda fayda var. Ameliyattan sonra ilk tuvalet çıkışınız
zor olabilir. Bu durum iki gün yatakta yatmaktan ve narkoz için verilen
ilaçlardan kaynaklanmaktadır. Ameliyattan üç gün sonra hala büyük tuvaletinizi
yapmadıysanız servis hemşirenize söyleyin ve gereken ilaç tedavisi sizi
rahatlatsın. Uzun vadede bu tür şikayetleriniz devam ediyor ise sürekli
laksatif ilaç kullanmanız doğru olmaz. Bu durumda yemek alışkanlıklarınızı ve
yaşam tarzınızı (hareketsizlik) gözden geçirmelisiniz. Diyetisyene danışmanızda
fayda vardır.
Ameliyat Sonrası Araç
Kullanımı
Açık kalp ameliyatından sonra, acil zorunlu durumlar haricinde ilk altı
haftada araç kullanmamalısınız. Doktorunuz altı haftalık kontrol muayenesinde
yara iyileşmesini ve diğer tetkiklerinizi normal tespit ettiğinde araç
kullanabilirsiniz. Araca şoförlük yapmamak şartı ile her daim emniyet kemerini
bağlayarak binebilirsiniz.
Ameliyat Sonrası Normal
Hayata Geri Dönüş
Ağır Kaldırma ve Uzanma
Açık kalp cerrahisi sonrası iman tahtanızın iyileşmesi süreci altı ve
sekiz hafta arası bir süreçte oluşur. Bu dönemde ancak hafif ev işi
yapabilirsiniz ve en fazla 2.5 kg ve 5 kg kadar ağırlık kaldırabilirsiniz.
Kendinizi iyi hissediyorsanız refakatçınız yemek yaparken yardım edebilirsiniz.
Toz alabilirsiniz ve benzeri hafif egzersizler yapabilirsiniz. Düzenli bir
şekilde, uygun hava şartlarında refakatçınızla yürüyüşe çıkabilirsiniz. İlk altı
haftalık dönemde kollarınızı omuz hizasından fazla yukarı kaldırmayınız. Örneğin;
pencere silmeyiniz ve yüksek raflara uzanmayınız. Kendinizi yormayınız,
aktivitelerinizi yaparken kendinize vakit ayırıp dinleniniz. Merdiven çıkıp
inmenizde sakınca yoktur. Yalnız ilk dönemlerde merdiven korkuluklarına
dayanarak ve gerekirse yanınızda refakatçınızdan yardım alarak merdivenleri çıkınız.
Yorgunluk
Yorgunluk kalp ameliyatından sonra sık sık gündeme gelen bir sorun
olabilir. Ameliyatın zorluğu, kansızlık, hastane süreci, uykusuzluk, iştahsızlık
gibi durumlar yorgunluk ve halsizliğe neden olabilir. Düzenli bir şekilde
ilaçlarınızı almanız ve iyi beslenmeniz iyileşme sürecini hızlandırır. İlk altı
haftada diyet yapmanız ve zayıflamanız önemli değildir. Canınızın çektiği bir
yemek veya başka bir şey var ise refakatçınıza söyleyerek yiyip içebilirsiniz.
Özellikle yeterince sıvı almamak (günde 2.5 lt) halsizlik yaratabilir. Genelde
üç - dört hafta içerisinde vücudunuz ve ruhsal durumunuz toparlayacak ve eski
halinize dönebilirsiniz.
Sigarayı Bırakma Sigara kullanımı insan sağlığına zararlı olduğunu her
kez bilmesine rağmen Türkiye’de yaklaşık 15 Milyon insan sigara kullanıyor.
Böylelikle, Kalp Damar Hastalıkları, Kalp Krizleri, Felç hastalığı, Akciğer ve
Gırtlak kanseri gibi hastalıklar çok yaygın hale gelmiştir ve önde gelen ölüm
nedeni olarak yer almaktadır. Sigarayı bırakmak için çeşitli yöntemler
uygulanabilir.
Bu konuda daha detaylı bilgi almak için Sağlık Bakanlığı sigara bırakma
hattını arayabilirsiniz:
ALO 171 Sigara Bırakma Danışma Daha detaylı bilgi için diğer internet
kaynaklarını araştırabilirsiniz. Örneğin; http://www.sendebirakabilirsin.com
Akupunktur, Allan Carr yöntemi, Bağımlılık testleri, Biorezonans
yöntemi, Hipnoz yöntemi
Oruç Tutmak
Kalp yetmezliği bulguları, şeker hastalığı, böbrek yetmezliği olan öğlen
ilaç kullanmak zorunda olan hastalar ve kalp ameliyatının üzerinden üç ay
geçirmemiş olan hastalar oruç tutmamalı.
Bunların haricinde hasta kendini iyi hissediyorsa ve organ yetmezliği
bulguları yok ise kalp hastaları bu konuda kendileri karar verebilir. Uzun süre
yemeksiz ve özellikle susuz kalmak insanlarda yorgunluk, halsizlik ve baş
dönmesi gibi durumlara neden olabilir. Bu durumlarda kalp hastaları oruç
tutmamalıdır.